Belli ki bir ilah: Freddie Mercury

 Vay be..Bayağı oldu sizlerle görüşmeyeli sevgili okurlar.Bir sene muhtemelen hatta.Ben olsam kızardım bana lakin bakalım sizler ne durumdasınız.Yoğun bir sene olmasına rağmen yine kendimi hiç affedemeyeceğim birkaç vaziyet yüzünden neticesi hoş olmayan şeyler yaşadım.Umarım bu musibet çok hayırlı işlere vesile olmuştur da buradan yırtarız :) Neyse lafı uzatmaya gerek yok burası entelektüel bir blog olmak için açılmıştı efenim taktir edersiniz ki.Ben de istedim ki dönüşüm muhteşem olsun.Bir Freddie Mercury yad edelim hep beraber.


Öncelikle yazıyı okurken bu müthiş vokalin önderliğindeki Queen'den benim kendilerine ait en sevdiğim şarkıyı dinlemenizi isterim.Umarım hoşça vakit geçirmeye,bilgilenmeye kaldığımız yerden devam edeceğiz. 

Bu adamın sesini duymamış olmanıza ihtimal vermiyorum.Varlığından haberdar olmamış da olmazsınız.Hiç değilse küçükken ellerinizi sıraya iki kez vurmuş ve sonrada alkış ritminde kendinizi bulmuş sonrasında bağıra çağıra şu şarkıyı söylemiş olmalısınız :



Rock dünyasında onun gibi bir vokal görülmedi.Her sahneye çıkışı ayrı bir muhteşemdi.Kendisini hiç canlı izleyememiş olsak da görüntüler onun ne kadar kıymetli olduğunu hep gösteriyor bizlere.Ben ki bir insan da dikkat ettiğim ilk şey dişleri iken kendisine söyleyecek kelime bulamıyorum.Meslek yaşantısının başındayken vakit bulduğu ilk anda dişlek olan çene yapısını ve ayrık dişlerini düzelttirmek istediğini açıklamıştır lakin vakit bulamadığından dolayı yaptıramamış pişman olduğunu söylemiştir. Böyle bir ameliyatın sesine de zarar verebileceğinden korktuğunu da belirtmiştir.

 Bu enteresan,sahnedeki duruşu ve sesini asla tartışma konusu bile yapamayacağımız adam cinsel tercihleri konusunda çok çekmiştir bu dünyadan.Gerçekten müziğinin peşinde olan iyi dinleyiciler için lüzumsuzdur tabii bu muhabbetler lakin sever bu dünya sansasyonel olayları.



Bu muhteşem ses virtuozu kimsenin uyarılarına kulak asmamış ve fazla aşktan ölmüştür kendi deyimiyle.AIDS'e yakalanmıştır.Ancak her şeye rağmen "show must go on" diyebilmiş ve devam etmiştir hayata gözlerini yummadan önce.Zaten bunu da ancak onun gibi biri başarabilirdi.

 Bir rivayete göre bu adam lise yıllarındayken arkadaşının kendisine yönelttiği "Neden araba kullanmayı öğrenmiyorsun?" sorusuna "Gerek yok,zaten hayatım boyunca insanlar benim için bunu kullanacak." demiştir.Anlayacağınız üzere kendisi pek mütevazi değildi.Zaten kimse ondan öyle bir şey de bekleyemezdi,beklemezdi.Çocukluğunun büyük bir kısmı Hindistan'da geçen Freddie on yedi on sekizine geldiğinde İngiltere'ye geri dönmüşlerdi.Ailesi ona İngiltere'de hukuk okutmak istiyordu ama onun küçüklüğünden beri dersleri pek iyi değildi.Hatta tek bir iyi dersi vardı o da resimdi.Nitekim kendisi  Sanat ve Grafik Tasarım alanında diploma aldı. 
    Freddie Mercury 1960 ların sonlarında Roger Taylor,Brian May gibi isimlerle o sırada dağılmak üzere olan Smile adlı gruptan Queen'i yaratmıştır.Queen'in logo çizimleri de bizzat kendisine aittir.Açıkçası bu yazıda Queen'in tarihçesine değinmeyeceğim.O bambaşka bir yazının konusu olmalı.Freddie Mercury,Queen'in içinde ve solo olarak kariyerinde önemli yerlere geldi.Queen'in tüm üyeleri şarkı yazardı ama Freddie Mercury'nin şarkıları daha kompleks ve birçok rock türünü içine alabilecek cinstendi.Kendisi hiçbir müzikal eğitim almadığını(piyano dersleri hariç) ve çok az nota bilgisi olduğunu birçok kez birçok yerde söylemiştir;ancak enfes ve karmaşık harmoniler yazmıştır.Örneğin 
Bohemian Rhapsody tam olarak altmış akordan oluşuyor ve tamamı Freddie Mercury'e ait.Benim de herhangi bir müzik eğitimim yok ama sizin gibi benim de kulağıma bu sayı etkileyici geldi.

Kimsenin göz ardı etmemesi geren bazı şeyler var.Örneğin pek az insan mini etek giyerek,içine sivri uçlu sütyen takarak,bunların hepsini aynı zamanda bıyık bırakarak karizmasını koruyabilir ve bu kadar hayrana sahip olabilir.




Freddie Queen'in kuruşunun ilk yıllarında ve daha öncesinde 'Love Of My Life' başta olmak üzere birçok şarkısını adadığı ve hayatı boyunca yaşadığı tek gerçek aşk olarak gösterdiği Mary Austin'le birlikteydi.Altı yıllık bir beraberlikleri vardı fakat bunu noktalayan Mercury'nin eş cinsel birlikteliği olmuştu.Fakat bundan sonraki sanat yaşamında da Freddie Mercury'nin en büyük destekçilerinden biri olmuştur Mary Austin doğrusu.Freddie Mercury kendisinden sonraki sevgililerinin neden onun gibi olamadıklarını sorması da bunun en güzel örneğidir zaten.Kendisini aynı zamanda dostu ve dünyada en sevdiği insan,tek aşkı olarak tanıtmıştır tüm dünyaya da kendisine de.



Glam rock furyasıyla kendisinden söz ettiren  feminen imajına gerçekten öyle olduğu için bürünen, eş cinselliğini ve travestilerin çoğunlukta olduğu ses getiren partilerle bunu insanların gözünün içine sokan, erkeklerle en olmadık anlarında görüntülenmekten çekinmeyen bir adam düşünün lütfen.Herkesin kafasını allak bullak etmişti bu adam,kısa süreli yahut uzun bilemeyiz şoka soktu tüm dünyayı.70'li yılların sonunda verdiği bir röportajda gazeteciye: "Bir nergis kadar geyim canım" demiştir.
Freddie Mercury'nin aşırı uçlarda yaşayan biri olduğu tüm dünyaca kabul edilmişti.Bana kalırsa Queen'i günümüzde bile diğer klasik rock gruplarından üstün tutan şeylerden biri de buydu zaten.Hedonist bir kimliği vardı.Başta benim çok sevdiğim opera rock türüne reset atmış ve önemli şeyler yaratmıştı bu uçurumun kenarında yaşamayı seven adam.

1987 yılında kendisine AIDS teşhisi konulmuştur.Ancak o testlerin negatif çıktığını basın açıklamasıyla duyurmuştur.1991 yılına kadar fazla röpörtaj vermemesiyle tanınan bu starın peşini İngiliz basını ve dünya çapındaki tüm hayranları her şeye rağmen bırakmamıştır.1991'de menajeri aracılığıyla bir açıklama yapmış ve HIV virüsünün vücudundaki varlığını mahremiyetini saklamak için yıllardır sakladığını duyurmuştur.Bu açıklamasının üzerinden aşağı yukarı bir gün geçmesiyle birlikte de kendisi dostlarının kollarında henüz kırk beş yaşındayken ölmüştür.

Kendisinin Queen ile beraberken,meslektaşlarıyla yahut solo kariyerinde yarattığı şaheserlerinden albümlerinden,filmlerinden bahsetmedim.Merakınız varsa dinleyiniz,izleyiniz lütfen.Sahne ışıklarını ölesiye seven bu adamın hayatı tam olarak buydu ve duygularınızı kafanızdan geçtiği şekilde kelimelere dökebilecek kadar yetenekliydi.
Abartılı hareketler,muhteşem makyaj ve saçma bıyık karışımları...Bu ses virtuozunun önünde diz çökülür.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mutlu Musunuz?

Meraklılarına İki Güzide Adam: Johnny Depp & Tim Burton