RETRO MÜZİK

 Öncelikle retro kelimesinden başlayalım.Retro kelimesi genellikle geride bırakılan son on beş yirmi yılı kapsar.Stilleri , modayı ve müziği içerisine alır.Ben ise bu yazımda müzik bölümüyle ilgileneceğim.

  Günümüzde gerçekten eskiye bir özlem var, bu gözle görülür bir gerçek.Bu sene ispanyol paçanın tekrar moda olmasından tutun da ünlü gözlük ve günes gözlüğü markalarının yeniden piyasada alıcısının fazlalaşmasına kadar moda için bu işler böyle yürüyor diyebiliriz.Tıkanınca geriye doğru sarma başlıyor.

 Gelelim müziğe-ki bu benim ilgi alanım ve can alıcı nokta-.Retro müzik ile kastedeceğim zaman dilimi 20.yüzyılın ikinci yarısının başlarından itibaren olan kısım.Bana kalırsa -eğer klasik müziği bir kenara bırakacak olursam- müziğin muhteşemliği rock n roll kralı Elvis Presley ile başlamıştır.John Lennon'ın bir sözü vardır " Elvis'i duyana kadar hiçbir şey beni bu denli etkilememişti. Eğer Elvis olmasaydı Beatles da olmazdı. " , diye.


Parlak,dikkat çeken kıyafetleriyle uzattığı favorileriyle,gitarıyla,zenci gırtlağıyla Elvis gerçekten müziğin baş tacı olmuştur diyebiliriz.Ardından ise Led Zeppelin, Black Sabbath, solak gitarist Jimi Hendrix , The Beatles ve Pink Floyd...Bu saydığım gruplar babaannelerimizin anneannelerimizin ,dedelerimizin gençliğine denk gelen dönemde var olup anne babalarımızın hemen hemen hepsinin gençlikleri boyunca dinledikleri dünyaya yarım asırdan fazladır kazınmış besteler sözler yazan retro rock gruplarıdır.1960-70'li yıllarda kurulmuşlardır.Üzerlerinden geçen onlarca yıla rağmen dinleyici kitleleri gid gide artmaktadır.



   Ülkemizde ise bu eski müziğe özlem kendi kültürüyle özleşmiş bir biçimde 1995 yılında Muazzez Ersoy'un tirajı 15 milyonun üzerine ulaşan Nostalji 1 albümüyle başlamıştır.2000 yılının sonuna kadar bu kaset ve cdlerin sayısı on ikiye ulaşmış Muazzez Ersoy ülkemizde bir tiraj rekortmeni olmuştur.

  Her şeye rağmen ülkemizde de eski yabancı müziğe özlem dinleyici kitlesiyle birtikte ortaya çıkmıştır.Bu ihtiyaç üzerine şimdilerde klasik haline gelmiş Babylon etkinlikleri ilk önce doksanlı yıllarda düzenlenmeye başladı.Oldies but Goldies adı altında.Özellikle gençlerin yoğun ilgi gösterdiği bu zaman dilimi önemli bir kültürün parçasıydı.Boney M,The Doors, Depeche Mode,Ace of Base,The Blondie,The Beatles gibi grupların ülkemizde aradan geçen uzun zamana rağmen yeniden hit hale geldiği görülür.Ayrıca birde 90'ların dans müzikleri vardır tabii onları da unutmamak gerekir.



  Türkçe şarkı yapıp müziğiyle sözüyle akıldan çıkmayan,içimin rahat ederek söyleyebileceğim sanatçılarda vardır.Fikret Kızılok,Barış Manço,İlhan İrem,Bülent Ortaçgil.Müzik yaparken gerçekten işin hakkını vermişlerdir.


  Ben tüm bu geçmişe bağlı kalmış müzik anlayışının özlemini eskilerin mis gibi ve kaliteli olmasına bağlıyorum.Tabii ki yeni dönemlerin içerisinde de kaliteli ve güzel müzik yaparatak sivrilenler vardır,olacaktır.Fakat aradan asırlar da geçse bazı müzisyenlerin ve sağlam müzik kültlerinin ismi hep akıllarda kalmış ve kalacaktır.

Yorumlar

  1. Yeni yazılar istiyoruz artık :D !!

    YanıtlaSil
  2. Nasıl mail bıraktığım hakkında bir fikrim yok.Konu sıkıntısı çekiyorsan yardımcı olabilirim :D

    YanıtlaSil
  3. Tesekkur ederim ama daha cok tesvik ve zaman sıkıntısı cekiyorum daha cok,sag olun.Takipte kaliniz :D

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Belli ki bir ilah: Freddie Mercury

Mutlu Musunuz?

Meraklılarına İki Güzide Adam: Johnny Depp & Tim Burton